27 Kasım 2011 Pazar

Pırıltı

Geçen yaz, Datça'da minik bir koy manzarası, sahilde denize giren bir aile, tekne ile eğlenen bir grup ve biz arabamızla yollardayız.. İstanul'dan - hayatta yapmam ben bunu deyip de - araba ile Marmaris'e kadar süren yaz tatilimiz..

Çok enfes yemekler yedik, güzel sularda yüzdük.. Bunu tatil fotoğraflarının arasında buldum, paylaşmak istedim.. şimdi içimden geçti ve içimde kalacak bir anı

2 şehir arasındaki 7 farkı bulun

Şimdi burada size coğrafi, tarihi, kültürel veya siyasi farklardan söz etmeyeceğim elbette. Bana göre olan 7 farkı anlatmak istiyorum:
  1. Sevdiğim insanların daha çok olduğu şehir: Mersin
  2. Trafiğin olmadığı, zamanın daha yavaş aktığı (bilimsel olarak kanıtı yok :) sadece aynı sürelerde içinde Mersin'de daha fazla iş bitirebilirsiniz) şehir: Mersin
  3.  Kendi işimi yayapabileceğim şehir: Mersin (Eczane açmak pek de aşina olmadığınız, bürokrasinin daha zor olduğu bir şehirde - İstanbul - çok zor oluyormuş, anladım)
  4. Eğer çocuğum olursa annemin ona bakabilme imkanının olduğu şehir: Mersin
  5. Meyve ve sebzenin, sütün yumurtanın daha taze ve ucuz olduğu şehir:  Mersin
  6. Arkadaşlar mı? Onlar her yerdeler; Ankara, İzmir, İstanbul, Adana, Antalya.. bu sebele bu fark pek de gözle görünür değil.. Kabul etmem gerekir ki Mersin'de bir tane arkadaşım var onlarada uzun zamandır görüşemedim..
  7. Kardeşim, benim balım, canım, hayatımın uğuru, 7 numaram: İstanbul'da en azında 1 dönem daha burda okulu burda..  işte en zoru o olacak.. :( 

Zamanın yetmediği şehir, İstanbul


Evet, İstanbul, bu koca şehir.. sokakları dar, insanları her yerden olan şehir.. Çeşit çeşit ne varsa şu hayatta İstanbul'da hepsini bulma imkanınız var, tabi ömrünüz yeterse..

Bu şehri bırakıyor olmam konusnda duygularım çok karışık!
- Şehir mi insanın hayaıtnı yönlendirir yoksa hayatım mı şehirleri seçmeme sebep oluyor?
- Sanırım ikinicisi..
Önce Mersin, sonra İzmir ve sonra İstanbul.
- Peki ya şimdi ne oldu da İstanbul'u bırakıyorum?
- İşte hayat..
Bu kısa cevabı aslında hiç sevmedim! :(

Yo yo üzüldüğümü zannetmeyin, üzülmüyorum, gerçekten üzülmüyorum! İstanbul'a gelirken de içimde kocaman sevinçler yoktu aslında. Belki de ben o "şehre göre hayat yaşayan insanlardan" değilimdir. Henüz 28 yaşındayım, bu soruların cevapları için çok mu erken yoksa ben mi abartıyorum bilmiyorum; ama çok da üzülüyorum işte :)